BİR BİLSE
Ben orada durmayı mı marifet sandım bunca zaman. Ellerim nasıl terliyordu oysa ve ben onun
ellerini de bir o kadar terler sanıyordum sımsıkı sararken. Başucumda fiskos gibi duran şu çaresizliğim o zamanlar çıksaydı karşıma bu lanet olası hayata daha hazırlıklı sataşabilirdim belki. Kim bilir belki onun da gözleri birçok noktaya bakarken tek bir boşlukta can bulmuştur bir zamanlar, kısa soluklu da olsa. Belki bir yerlerde başka bir seçeneği olmadığı için aynı vakitte aynı frekansı tutturup aynı şarkıya eşlik etmişizdir usul usul, her ne kadar o şarkının en ışıklı yerinde başka frekanslara, başka dünyalara yüz dönmüşse de. O zamanlar eski zamanlardı elbet, ben daha Ömer Hayyam'ı tanımamışken, o daha saçlarını topuz yapmıyorken ve gözlerinin rengine aldırmaksızın uzun uzun güneşi izliyorken tanışık olsaydık bu limonu abartılmış mevsim salatasına böyle yarı ağlak bakmazdım herhalde. Aynı sahil bankına oturup bu defa birbirimize değil de bitmeyecekmiş gibi uzayan denize bakmayı denerdik yüksek ihtimalle. Size garantisini veriyorum o gün tekrar yaşanıyor olsa yağmur kendini gösterip alaycı bir çocuk gibi bulutların kucağına sığınır, yağmazdı. Eğer yanılmıyorsam bu hallere düşeceğimi bilse sakallarım uzamazdı, Beşiktaş şampiyon olurdu, yunus balıkları yeniden boğazı avuçlardı ve içine düştüğüm şu çukur kendini, açıklayamayacağım doğa olaylarıyla her düzlükten görülecek bir tümseğe çevirirdi. Bunların hepsi ihtimaller dahilinde fakat şundan eminim ki o bana tüm bunları Nazan Öncel'i dinlemem için yapmıştır. Sahil kenarlarına sarhoş değil de hadsiz birinin elinden bıraktığı poşet gibi yanaşmam için yapmıştır muhtemelen. Tüm şehir sabahlara uyanırken beni gündüzlere muhalif etmek için yapmıştır hiç şüphesiz. Mutlaka bir bildiği vardır! Her şeyi sevmek zannettiğimiz mevsimlerin ardından kara kışların da olduğunu anımsatmak için ellerimin arasına bıraktığı buz kütlelerinin erimediğini bilseydi katiyyen bunları yapmak geçmezdi aklından. Ortaklaşa sevdiğimiz tüm uğraşları tek başıma yoğururken bir gözümün haykırırcasına gülüp diğerinin hıçkırarak ağladığına şahit olsaydı bir defa, ah bir defa olsaydı o zaman görürdünüz siz onu, böyle çekip gitmeyi aklına getiren her nörona izmarit basardı. Ama basamadı bir türlü, sigara da içmezdi zaten.
Mehmet Zorlu