31 Temmuz 2018 Salı




yaşamak lazım önce,
bu yüzdendir ki bütün önerilerinizi atalım bir kenara
bardağıma dolan şarap konuşsun biraz
ve haykırsın
önce yaşamak lazım
sonrasında susmak
sonrasında ölmek
ölmek bir nevi kaçmaktır
bütün acılardan
bütün yalnızlıklardan
ölüm
beraberinde getirir kurtuluşu
ve ben yaşamak istemezken aslında, ölümsüzlüğü aradığımdan sadece, hala dolaşıyorum bu can bu canda
yoksa bizatihi kaldırabilir ve yaşardım ölümü
çünkü gün içinde
yani güneşi görüp görmemek arasında
suyu içip içmemek arasında
sevip sevmemek arasında yani
bir canla bir şarap şişesi kadar fark var
allahla kul arasındaki fark kadar
bir cami ile bir ziyarranın arasındaki fark kadar


 küçük adam

24 Temmuz 2018 Salı



          BENİM ADIM PAVLOV

Benim adım Pavlov ve yazdıklarımı okuduktan sonra anlayacağınız üzere ben bir deli değilim. Doğdum, hiç büyüyemedim yada çok erken büyüdüm tam emin değilim, öleceğim. Hayatımın erken yıllarında tanıştım nefretle. Hayatımın erken yıllarında gördüm ölümü, o zamanlar başladım öldürmeye. Sanılanın aksine çok insan tanıdım ben eline bir damla kan bulaştırmadan katliamlar yapan. Onlardan öğrendim can yakmayı, onlardan öğrendim canımdan geçmeyi. Nasıl hissizleştiysem zamanla kendi ellerimle gömdüm ruhumu toprağa. Üstünü sulamadım mezarımın, tek bir çiçek bile ekmedim. Ben Pavlov, öldürmeyi kendime görev bildim. İlk önce tanrıdan nefret ettim, daha sonra köpeklerden, daha sonra o adamdan, en sonunda da bütün insanlardan nefret ettim. Benim adım Pavlov, ben bir tek annemi sevdim. İnsanlar sevecek o kadar şey bulurken yaşam kavgasının arasında, ben kendimi sadece anneme yakın hissettim. Belki gözlerimi ilk açtığımda bağlı olduğum vucüda bir teşekkürdü bu belki de güzel gözleri vardı annemin bilemiyorum. Hatırlamıyorum. Sayamadığım kadar çok zaman geçti annemin ölümünün üzerinden. Ciddi bir ölümden bahsediyorum. İnsanların simsiyah elbiseler, simsiyah gömlekler giydiği, kadınların ağladığı, erkeklerin bir çadırın içinde beyaz plastik sandalyelerin üzerine oturup anlamsız muhabbetler yaptığı bir ölümdü bu. O adam beni yanına çağırıp anlatmıştı olanları. Kelime kelime unuttum ben dediklerini. Kelime kelime unutarak hissizleşiyor insan...  Tanrıdan ilk o zamanlar nefret etmeye başlamıştım. İstediğini alabilirdi yanına. İstediği kadar şiddet, kan ve cansız beden onun olabilirdi. Ben tek bir bedenle yetinebilirdim ömrüm boyunca. Güven duyduğum, sarıldığım tek bedeni toprağa koyarken tanımadığım insanlar, ağzımdan ilk küfür yayıldı evrenin sessizliğine. Sonra da devamı geldi işte. Küfürler eylemlere dönüştü. Eylemler başka insanlar için acılara... Onların acıları da bana zevk olarak geri döndü. Zevk... Hissetmeyen bir adam ne kadar zevk alabilirse o kadar zevk aldım işte. Ben Pavlov, ben bir deli değilim. Bir bakireyim evet, bir katilim ben. Ama bir deli değilim. İnsanları farklı farklı ayrıştırabilirsiniz aslında. Ancak ben ikiye ayırıyorum onları. Yaşamaya çalışanlar ve ölümü bekleyenler... Kendi ölümümü bekliyorum ben. Bu süreç içinde de ayırt etmeden öldürmeye çalışıyorum. Hem ölümü bekleyenleri, hem yaşamaya çalışanları... Yapım gereği eşit davranmalıyım herkese. Çünkü dünya ve yaşam bir denge, bir eşitlik üzerine kurulu bana göre. Örneğin birileri aç kalırken, fakirlik dört yanını sarmışken insanların, bazı yerlerde zenginlik sınır tanımadan büyür. Kurallar vardır dünyada. Bir de bu kuralları anlayamayan uyumsuzlar. Dünya uyumsuzları yutmak için bekler gözünü kırpmadan. Bütün uyumsuzlar da yutulmak ister zaten. Benim adım Pavlov. Kabul ediyorum, ben bir uyumsuzum. Ancak bütün şeytanlarını üzerime salsa da tanrı, ben hep kaçacağım onun ateşinden. Çünkü en iyi benim gibi adamlar bilir kaçmayı. Yakalamayı bilenler kaçmayı da iyi bilir çünkü. Şimdi bu çatı katının küçük terasından, hiçbir şey düşünmeden üstelik, sadece denizi ve gökyüzünü izleyerek delirmemeye çalışıyorum. Ve bunun için yazmaya karar verdim başımdan geçenleri. Öldürdüğüm herkesi, bütün ölümlerimi anlatacağım teker teker.




                                       küçük adam