30 Haziran 2017 Cuma

       SANATSAL AŞK

Art niyetli bir pazar akşamında elde çay ve sigara var yine
Gözlerden uzak yaşanılan hayatların kafa yastığa değdiği andan itibaren hayallerle süslenmesi bir gereklilik hali alıyor artık
Uykunun biraz geçe kaçması bundan nedenli
Düşününce üç kış öncesini
Tütüne yeni başlamış bir çocukluğun
Ve aşık olmanın getirdiği sahil kokulu yalnızlıklar güzeldi
Ve İskenderun hiç boş olmuyordu o kadar gözümde
Bir paket sigaranın yanında alınan iki kutu sakız
Ağız kokusunu geçirir ümidiyle ikişer ikişer atılırdı ağızlara
Yağan yağmurlara aldırmadan
Ve ben her sigarayla biraz daha büyüdüğümü hissederdim
Ve her sakızla biraz daha küçüldüğümü
Saklanılacak en önemli şey ise
İsmini bile zor söylediğim nane şekeri tadındaki mavi paketli dert ortağım değildi
On beş yaşında kolay değildi aşık olmak
Ve annenin yüzüne baktığında saklamak ondan
Kalbini alıp atmak istediğini vücudundan
Her akşamımın sebebini hala anlayamadığım karanlıklar içinde geçmesi bu nedenleydi galiba
Belki de hayal kurmak daha kolay oluyordu ışığın olmadığı boş odalarda
O kadar ileri gidiyordu ki bazen yalnızlığım
Markete gitme bahanesiyle çıktığım yalıkent sokaklarında
Bir ağaç altında buluyordum kendimi
Önceden saklamış olduğum sigara paketiyle birlikte
Sakız kutusu da cebimde
Çocukluğun verdiği düşünememe yetisi devreye giriyor
Ve yarım saat içinde altı sigara izmariti,dört adet sakız ve birkaç damla gözyaşı bırakıyordum ağacın dibine


Küçük Adam

25 Haziran 2017 Pazar


YAŞASIN TURGUT UYAR


Bir sürü yalnızlığın içinde adam gibi bir yalnızlık bile yaşayamıyor bazen insan
Yüzünüze vuran bir sokak lambası,etrafta boş ve tanınmamış çocuk gülüşleri
Bir de deniz koymuş adını
Şu anlamsız muhabbet ne kadar sürdürülebilir?
Oysa yaşam sürdürülebilir olmalı insan için
Çekilmez yoksa
Denizin emsalsiz ve anlatılmaz kokusu ciğerlerimde
Sanki bütün çocukluğum geçmiş bu bankta
Sürdürebilmişim yani
On altı yaşımda başladım sigaraya
Ve tüm gece sürdürülebilir bir bağımlılık nikotin benim için
Hiçbir winston paketi yalan söylemez
Bir de dedem yalan söylemez benim
Allaha inanır da ondan
Ben de yalan söylemem
Ama inanmam allaha
Yüzüme vuran bir sokak lambası,etrafta boş ve tanınmamış çocuk gülüşleri
Siktirin gidin
Gittiler
Şimdi bütün içsel yenilmişliklerimi önüme koyabilirim
Sahi yenilmez değil miydim ben
İsminin birincisi,bir çok şiirin yaratıcısı
Yaratmak allaha mahsus derdi dedem
Yalan
Dedem de yalan söylermiş meğer
Ben de yalan söylermişim
Tüm insanlar yalan söylermiş
İnsanlar yalan
Dağlar gerçektir ancak,özgür dağlar biriktirdim ben içimde
Denizler gerçektir,özgür denizler biriktirdim ben içimde
Şu şiirin yazıldığı bina gerçektir,özgür binalar biriktirdim ben içimde
Özgürlük yalandır,ben yalancı
Bağımlı ülkeler biriktirdim ben içimde
Kahrolsun sömürenler
Amerika,ingiltere ve israil
Bir de kusura bakmayın ama zenci fransızlara hiç inanmadım ben
Kahrolsun fransa
Kahrolsun bütün faşistler
Kahrolsun şiire inanmayanlar
Yaşasın turgut uyar
  

Küçük Adam

24 Haziran 2017 Cumartesi


            RIZANIN ABİSİNİN BABASI ÖLMÜŞ


Uçak piste indiğinde uçaktan inip inmeme konusunda kararsızlık yaşıyordum.Sanki başka çarem varmış gibi.Sonsuza kadar o uçakta kalacaksın diye bir teklifle karşıma gelseler kabul edeceğimden emindim.İnsanlar dört gözle uçaktan inmeyi bekliyordu.Diyeti yüzünden uzun süredir tatlı yiyemeyen bir kadın edası vardı çoğunda.İnecekleri toprak onların tatlısıydı.Yanımda annesiyle birlikte seyahat eden bebek bile onlardandı.Hiç ağlamamıştı yol boyunca.Belki annesi onu alıp 1-2 haftalığına akrabalarını ziyarete gitmişti.Hep ağlamıştı orada küçük arkadaşım.Geri döndüğüne mutluydu.Çünkü babası işi nedeniyle onlara katılamamıştı.Babasını seviyordu yani ufaklık.Bütün bebekler babalarını severler.Kendimi rahatlatmak için en sevdiğim oyunu oynamaya karar verdim.İnsanlara bak,düşün,yargıla ve anlat.Ön çaprazımda oturan genç kız ilişti daha sonra gözüme.Elinde küçük bir ayı vardı yol boyunca.Uçağa bindiğimizde çantasını yukarıya koymadan iki tane kitap çıkartmıştı.Onları hiç okumadı.Bütün yol boyunca o ayıya sarıldı ve uyumaya çalıştı.Uyuyamadı.Yüksek ihtimalle sayısal bir bölüm okuyor.Kitapları yanında taşıyor,ama okuma girişiminde bulunmuyor.Yine çok yüksek ihtimalle erkek arkadaşı tarafından alınmış o ayı.Eski erkek arkadaşı tarafından.O sevimli oyuncağı gördüğümde dikkatimi ilk çeken şey üstünde  bıçakla yapılmışa benzeyen yırtıklardı.Kızgınlığını ayıdan almaya çalışıp,sonra ise kıyamadığını düşünüyorum.Onu hala seviyor.Ancak çocuğun onu sevmediğine bahse girerim.Ne makyaj ne de düzgün bir saç.Kesinlikle kendine bakmayı bırakmış.Çocukla aralarında hiçbir irtibat yok ve depresyonda.Yemek sırasında yanındaki adamın ıslak kekini yemediğini gördüğü an avını gözüne kestirmiş bir çita gibi hızlı davranması depresyon yargımı destekler nitelikte.Olmuyor dikkatim tamamı ile bu lanet şehirde galiba.Kız zaten en azından yüz kilo.Yani ıslak keklerin üçüncüsü olsa onu da yerdi.Kitapların üzerindeki Canan Karatay yazısını gördüğüme eminim.Onları okumuyor çünkü sağlıklı yaşama konusunda bir takıntısı yok.Büyük ihtimalle kızlarının çirkin olduğunu düşündükleri için ailesi tarafından alınmıştır kitaplar.Ayı mı ? Ayıyı da çok aç kaldığı ama ailesi tarafından diyete zorlandığı bir vakit ısırıp yemeye çalışmıştır herhalde.Yerimden kalkıp sırt çantamı aldım.Uçakta benimle birlikte bir kaç kişi daha kalmıştı.Ayağı kırık olduğu ve tek başına yolculuk yaptığı için hosteslerin yardımını bekleyen yaşlı bir teyze,üç çocuğuyla sıkıntılı bir yolculuk geçirdiği  yüzünden belli olan kadın ve kabin ekibi.Merdivenleri teker teker indim.Unutmuş muyum havasını şehrimin?Şehrim unutmuş mu beni?Aprondan yürüyerek çıkıp valizlerin alınacağı salona geçtim.Küçük bir hava limanının,basit ve sıradan işleyişi idi bu.Basit şehrimin;basit hava limanı. Valizim olmadığı için hızlıca çıktım oradan.Dışarıya çıktığımda tanıdık bir yüz görmeyi beklemiyordum.Abimin telefonlarına çıkmamıştım.O da mesaj atmayı tercih etmişti sonra.Keşke okumasaydım o mesajı.Şu an evimde uykumun derinlerinde olurdum.Belki rüya bile görürdüm.Ardından akşama doğru kalkar,çaldığım bara gider iki bira içerdim sahneden önce.Sonra çıkar söylerdim o bombok şarkıları.Sahnede de iki kadeh rakı içerdim.Sonra sevdiğim şarkıları söylerdim kafam iyi oldu diye.Yavaş yavaş boşalırdı o vakit mekan.Ben zevkten dört köşe olurdum ki patron gelir,Tamam abi bak boşa çalıyorsun, derdi.Boşa çalınır mı hiç diyemedim ben daha.Toplardım gitarı.Evime döner iki duble viski atıp sızardım.Şimdi ise karşımda onsekiz senedir görmediğim abim,yüzünde garip bir ifade.Sanki babası ölmüş gibi bakıyor.Cidden de babası ölmüş adamın.Babamız ölmüş bizim.Hayat çok garip.Yirmi iki sene boyunca kaçmayı istedim bu şehirden.Sonra bir gün babam bana siktir git lan bu evden,artık baban değilim ben senin dedi.Ben de küçük bir valizi bile dolduramadım eşyalarımla.Aldım azımı,çektim gittim.Şimdi onun ölümü yüzünden geldiğim bu şehir hala kaç benden kaç benden diye bağırıyor bana.Ancak siktir git diyecek bir baba yok ortalarda artık.Abime doğru yürüdüm.Hoşgeldin dedi.Niye geldin,dedim.Cevap vermedi.Arkasını dönüp yürüdü.Ben de onu takip ettim.Babamın ölümü sayesinde hayatım boyunca kıçımı yırtsam binemeyeceğim bir arabaya binmiştim.Hatırladığım abim,babama benzerdi.Beni severdi bilirdim ama hiç hissettirmezdi.Zaten babam da beni severdi,onu da bilirdim.Ancak bana yaptığı en büyük iyilik ettiği son kelimelerdi.Zaten bu iyiliğine karşılık buradaydım bugün.Bana özgürlüğümü veren adamın üstüne toprak atmaya gelmiştim.Benim de onun özgürlüğüne katkım bulunsun diye.Yolda hiç konuşmadı abim benimle.Ben de buna hiç takılmadım.Kafamı pencereye yaslayıp dışarıyı seyrettim sadece.Olağanüstü bir ağaç popülasyonu vardı hava limanı ile şehir merkezi arasında.Eskiden de böyle miydi,sorusu geldi aklıma.Cevabını bilmediğim bir soruydu.Benim şehrimdi bir zamanlar burası,şimdi ise ne benim şehrim diyebilirim burası için,ne de benim şehrimdi.Hep filmlerde çıkar ya karşımıza bir anda yeni bir hayata başlayan insanlar,geçmişini silen,geçmişini unutan insanlar.Benim hikayemin arta kalanlarıdır işte onlar.Kırmızı ışıkta durduğumuz zaman bana doğru baktı abim.Orospu çoçuğusun,dedi ardından.Hiçbir şey demek istemedim ona.Aslında diyebileceğim çok bir şey de yoktu.Bizim bardaki çocuklar,ayda bir eve çağırıp siktiğim orospu derya,sahaf hüseyin abi.Ha unutmadan bir de evin karşısındaki dönerci ali usta,Hayatım bu kadardı benim.Samimi olduğum insanlar,bir şey dediğim insanlar bu kadardı.Deryayla pazarlık yapardım,hüseyin abiye bir liste verip şu kitapları akşama hazırlasana be abi derdim.Ali ustaya da yeşilliksiz her şeyi bol derdim genellikle.Nadiren yeşillik koydurduğum da olur dönerin içine.Ama hayatımda abime açılacak bir yer,söylenecek bir şey yoktu işte.Gömdük babamı it,dedi sonra abim.Mesajı geç gördüm.İyi bok yedin,lan şerefsiz 18 yıl oldu.Adamın bir lafına siktirip gittin.Senin ben beynini sikeyim.Adam perişan oldu.Annem öldükten sonra bu adam bize hem babalık,hem analık yapmadı mı göt oğlanı.Ani bir frenle arabayı durdurdu.İn lan aşağıya.Gelmemeliydin rıza dedim o an içimden.Ne gerek vardı.Bak aldın başına belayı.Abim sinirli bir biçimde inip kapımı açtı.İn aşağıya şerefsiz in.Küfür etmesene oğlum dedim.Benim suçum mu her şey?Siktir git dedi,gittik.Öldü.Gel dedin,geldik.Neyi yanlış yaptım lan ben.Siz ne dediyseniz onu yaptım işte.Bağırma bana.Cebinden sigara çıkartıp yaktı bana da uzatır diye bekledim ama uzatmadı.Sigara versene bana da,dedim.Bana doğru baktı ve sigarayı uzattı.Babam öldü lan benim,dedi.Senin gibi bir yavşağı mezarına götüreceğim de ne olacak.Git buradan rıza.Sen buraya ait değilsin.Arabaya binip uzaklaştı.Sırt çantam ve ben doğduğumuz ama bilmediğimiz bir şehirde,amacımızın ve düşündüğümüzün çok uzağında bir yerde bulmuştuk kendimizi.


                Küçük Adam

20 Haziran 2017 Salı

BEN,GEÇEN ZAMAN VE ALLAH


Küçücük ellerimle sımsıkı tutundum sana
Hatırlamam,ancak anlatırlar
Ne de güzel bakarmışsın sen bana
Haddi hesabı yoktur yediğim dayakların abimden
Hatırlamam,ancak anlatmıştın
Hasetinden tepetaklak etmiş beni
Düşürmüş düldülümün üstünden
Neyse ne
Anne bebekliğimin allahısın sen
Küçüklüğü büyümüş ellerimin
Evin içinde sarı-kırmızı plastik bir topla indirmiştim 17.yüzyıldan kalma vitrinini
Hatırlarım,ancak anlatmamıştım
Budur bilmeyişinin nedeni
Bir de cami vardı elbet,allahın evi derdi ya dedem
Allahın eviyse o cami
İçindedir allah demiştim bir zamanlar
Ve ey evimin camisinin madagaskar esintili minaresi
Sen allahısın işte çocukluğumun
Biraz muhsin ünlü şiiri gibi değil mi?
Yanılgılardan türetir dünya yanlışlarını
Bir de çocuklar ölürken susanlar şeytandır demişti birisi
Tüm gençliğimi büyük bir yanılgı üzerine kurarken ben
Ölmedi mi çocuklar?
Hatırlasanıza siz suriyeyi
Bizim şehrimizde dilenenler,aç kalanlar
Yeri geldiğinde etleri satılığa çıkarılanlar
Onlar,onlar bizden değil mi?
Değilse bile ortada bir yanlış var diyor Alper abi
Buna müdahale etmek dininizin bir gereği değil mi?
Dininiz,dinimiz olmuş  imanımız para
Kurşunun bini bir para
O gemide olsaydın sen de uçurulur muydu uçurtmalar Gazze şeridinde?
Şeridinde Gazzenin yanlışlıkla atılan bombalar
İki,saatte içilen sigara adedi
İki,Gazze şeridinde bir günde ölen çocuk sayısı
Zararlıdır bütün sigaralar
Marlboro dahil
Winston da
Allah,sen benim gençliğimde kayboldun


   Küçük Adam

14 Haziran 2017 Çarşamba


GEÇMEMİŞ

Kalburüstü meyhanelerde değil de
Evimizin kirli odalarında bir dost yanında bahsetmekten zevk aldık senden
Senin henüz haberin yokken
Sıla ve dost
Bir de şu umarsız gençliğim,çocukluğum
Çıkmamış sakallarımın verdiği rahatsızlık
Güçsüz omuzlarımın taşıyamadığı yük
Kıskançlıklarım,uğruna verdiğim kavgalarım
Hepsi benimdir
Benim olan her şey senindir

  Küçük Adam

10 Haziran 2017 Cumartesi

     
   ŞAHIS KİPLERİ


Esir düşmüş hayaller umutsuz adamların içinde saklı
Yasaklı meyvelerden yiyerek geldim bugünlere
Çekmedim daha cezamı
Bebek gülüşleri kadar içten ve bilinmezdir hislerim
Sevinçlerimi Kadıköy vapurunda martılara yem ettim
Hüzünlerim kaldı ellerimde
Hayat gevrek simit tadında sert ve yenilemeyecek gibi
Tek ihtimal kayıp etmemek
Fikrimce düşünmek yiyip bitiriyor ruhumu
Seni anlamaya çalışmak,seni yazmaktan daha zor olsa gerek
Bakınca senli sayfalara her defasında görüyorum bu duyusuz yalnızlığı
Ve o zaman sıcak yatağım farksızlaşıyor soğuk mezarlardan
Tanrı beni yanına davet ediyor
Gitmeye pek niyetim olmasa da
Aklımın bir ucunda hep hayalinle ölmek kalacak
"Sen"in somutluğu gözümde kayboldukça "ben" soyutlaşacak
Ve vasiyetimde şu kelimeler kaleme alınacak
"Biz"i seven "ben" ,"sen"i sevemedi
Yazdıklarım "onlar"ındır


              Küçük Adam

8 Haziran 2017 Perşembe

  
 KARAMSAR LEYDİ

Mateminin nedenini düşünmekle geçti son gecem
Bulamadım sebebini
Oysa dün biraz umutsuz biraz da karamsar bir leydi
Simsiyah elbisesi içinde
Rüya misali ütopik masallardan geliyor sanısını yerleştirmişti zihnime
Her bakış farklı bir izlenim
Ve farklı bir etkiyle son buluyordu
Garip bir akson-dendrit ilişkisi işte
Ne var ki göz yaşlarını görene kadardı
İçimdeki senli betimlemeler ve
Bunların sonucundaki mert gülüşler
O an
Ekvator çizgisinin iki yanı kadar zıt
Sarı rengine eklenen kırmızı ve lacivert kadar farklıydı psikolojik halim
Tesellinin bende olmadığı farkındalığıyla
Seni bir kez daha bensizliğe mahkum edip çekip gittim
Her dört otuz beşim gibi
Ama bunlar sadece fiili gitmeler
Bil isterim


                                Küçük Adam