MEZARLIK PANAYIRI
Hacı dede akşam namazını kıldıktan sonra eski gaz lambasını da alıp evden çıktı.Köyde elektrikler iki gündür kesikti.Ahali muhtarın yanına gidip belediyeye gitmesini söylediyse de muhtarın bu iş için yüz elli kilometre yol gitmeye hiç niyeti yoktu.Karanlık,gözleri zor gören hacı dede için görmeyi biraz daha zorlaştırıyordu.Köy kahvesiyle,muhtarlığın bulunduğu meydana geldiğinde kahvede oturan gençlerden Ali ayağa kalkıp ona selam verdi.Kahvede bulunan diğer insanlar oynadıkları oyun dışında başka bir şeyle ilgilenmiyordu.Yüksek sesle edilen küfürler,iskambil kağıdı yada okey taşı ile birlikte masaya vurulan eller büyük bir gürültü yaratıyordu.Hacı dede Aliyi duymadı.Yoluna devam etti.Meydandan aşağıya marketin bulunduğu yola saptı.Marketin kapısı açıktı ama içeride kimse yoktu.Hacı dede içeriye girdi.Seslendi.Kimse duymadı.Poşetler halinde hazırlanmış bahurlardan iki paket aldı.Yan tarafta bulunan şekerlerden de biraz alıp dışarı çıktı.Köyün tek ilkokulunun bulunduğu köşe başına doğru yürümeye devam etti.Gaz lambasının yaydığı ışık hacı dede yürüdükçe daha da azalıyordu.Elindeki şekerlerden birini ağzına attı.Okulun önüne geldiğinde kendi ismini söyleyen bir ses duydu.Bu öğretmenin sesiydi.Hacı dede bu sesin kimden geldiğinin farkına varamadı.Yoluna devam etti.Çınar ağaçlarının önüne kadar gelmişti.Köyün bu bölümleri hava karardıktan sonra tenha ve ürkütücü olmaya başlardı.Aileler çocuklarının buralarda gezmesini istemezlerdi.Hacı dede ağzına bir şeker daha atıp yürümeye devam etti.Mezarlığın önüne gelmişti.Mezarlığın girişine bıraktığı eskimiş ve kırık tavayı alıp üstüne biraz çalı-çırpı koydu.Cebinden çıkardığı kibrit ile onları tutuşturup,bahuru da içlerine attı.Bahur kokusu kuşlardan daha hızlı uçuyordu mezarlığın etrafında.Mezarlık aydınlandı.Hacı dede mezarlardan birinin başında oturan siyah elbiseli bir adam gördü.Başında siyah bir şapka ve güneş gözlüğü vardı."Kimsin sen?"dedi.Bir cevap gelmemişti.Elindeki gaz lambasını kapattı.Diğer elindeki tavayı da eğilerek yere bıraktı.Ağır aksak adımlarla tanımadığı adamın yanına doğru gitti.Soruyu tekrarladı.Kimsin sen?Adam güneş gözlüğünü çıkarttı.Hacı dedeye doğru döndü.Sol elini toprağın üstünde gezdirip biraz toprak aldı.Hacı dedenin yanına gidip elindeki toprağın bir kısmını hacı dedenin eline boşalttı.Adamın masmavi gözleri vardı.Yürümeye devam etti.Elinde kalan toprağı yerde bulunan tavanın içine döküp ateşi söndürdü.Mezarlık karardı.Hacı dede,tekrar adama seslendi.
-Kimsin sen?
Bir çakmak sesi duyuldu,yanan bir sigara karanlıkta seçiliyordu.Hacı dede ne çakmak sesini duyabildi ne de yanan küçük sigara alevini görebildi.Olduğu yerde kalmıştı.Dua etmeye başladı.
-Hacı dedem benim Ali
-Ali,buradayım oğlum.Tavanın içindeki bahuru yak.
Ali elindeki bahuru mezarın yanında bulunan kilden kasenin içine boşalttı.Cebinden küçük bir kağıt çıkartıp onu da kasenin içine attı ve çakmakla yaktı.Mezarlık aydınlandı.Adamın masmavi gözleri vardı.
-Biliyor musun hacı dede ben çoğunuzun aksine ölülerden korkmuyorum.
-Ali nerede oğul?Kimsin sen?
-Eskiden bir piçmişim.Ama eskiden,şimdi yargılayamazlar beni bununla.
-Hacı dedem,çok özledim seni.Keşke burada olsaydın.
Alinin gözyaşları kasenin içine aktı.Mezarlık karardı.
-Karanlıktan korkma hacı dede.Karanlık da aydınlık da senden gelir.Benden de korkma.Hayatının bir gününü bile piç olarak geçirmiş birinden kimseye zarar gelmez.
-Tanıyorum seni değil mi oğul?Seni tanıyorum.
-Karanlık mezarlıklarda herkes tanıdıktır hacı dedem.Bütün mezarlar bağlıdır birbirine gün aydınlanana dek.
Küçük Adam