3 Eylül 2017 Pazar

Daha önce de denemiştim bunu. Bir elim diğer elimden daha ağır gelirken yazmayı. Siz de biliyorsunuz ki bunun halk dilindeki adı dengesizliktir. Her neyse... Birçok kez doğduğumdan mütevvellit ölümüm bir defayla sınanacak kadar sıradan değildi elbette. Hayatta kendimi en şanslı hissettiğim gece, kendimden başka bir ben yaratmıştım. Bunun alkol ve yalnızlıkla doğrudan bir ilişkisi vardır, fakat doğam gereği doğrudan gelişen olayları sevemedim bir türlü. Tam da, evet tam da bu yüzden bizzat kendimle düzeyli bir ilişki kuramamıştım. Biraz gariptim, biraz çekingen, biraz üzgün. Bu üzgün tadımın insanlar üzerinde alıcı bir tat uyandırmasından medet umuyordum fakat insan kendini lügatındaki sözcüklere her zaman biraz daha yabancıdır. Ben bu yalnızlığın boşkonsolosuyum. Onları üzmeyeyelim, yani onlar dediğim, başını alıp gitmiş bir yığın korkak, ben onca korkağın hatrına on binlerce gece yokmuşum gibi yaşamışım. Bir gün daha yaşarım. Ne de olsa Çin Seddindekilerin kaçı görebildi Çin Seddi'nin ardını

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder