23 Şubat 2017 Perşembe


                                                                  CEVDET İLE DAYI 


 -Çay içer misin genç?
Yok dayı sağ ol dedi Cevdet. Sakalları beyazlaşmıştı,kafasında beresi olduğu için saçlarını tam göremiyordu ancak onlar da sakalları ile uyumlu olmalı diye düşündü içinden.Yaşı en az altmıştı.Yaptığı işten memnun görünüyordu.Cevdet bunu nasıl anladığını merak etmişti.İnsan kendi yaptığı çıkarımları sorgular mıydı? Cevdet sorgulardı.Zaten insanların en büyük sorunu bu değil miydi.Kendi yaptıklarını sorgulamaz olmuştu insanoğlu,kendi düşüncelerini asla yanlışlamazdı birçoğu.Ne kadar da iğrençler diye düşündü Cevdet.Yanımdaki bu dayı hariç hepsi iğrençler.
Cevdet karşısında gördüğü adamı anlamaya çalışırken çay satıcısı sigara paketinden bir dal sigara çıkarıp yakmıştı.Termosunu ve tepsisini banka Cevdet le aralarına gelecek sekilde koydu. 

-Okuyor musun evlat?Niye çay içmiyorsun ya içsene bir çay sıcak sıcak iyi gelir bu soğuklarda

Cevdet karşısındaki adama tekrar baktı.Sigarasını içine çekişini seyretti.Elini montunun cebine soktu.Sigara içmekten vazgeçti.Elini geri çıkardı.Eğer o da sigara yakarsa bu adamla konuşmak zorunda kalacağını hissetti.En iyisi sırt çantasını alıp oradan uzaklaşmaktı.Başka bir yere oturup sigarasını orada içebilirdi.Ya da yürüyebilirdi.Ama Cevdet sigarasını yürüyerek içmekten nefret ederdi.Aptal işi derdi bu eylem için.

-Bak dayı dedi Cevdet. “Sana açık olacağım.İkimiz de şu an burada tek amacının bana o çayı satmak olduğunu biliyoruz.Sen bu konuda kararlısın.Ben ise o çayı içmemekte kararlıyım.”

-Ben iki sohbet ederiz diye…
Cevdet kalktı.Nereye doğru gittiğini bilmeden yürümeye başladı.Kafasında bir sürü düşünce vardı.Bulunduğu yerden rahatsız olduğu aşikardı.Adana otogarını hiçbir zaman sevememişti.Kirliydi burası hem gerçek hem de mecaz anlamda kirliydi.Türlü türlü pislik dönüyordu burada.Cevdet yürümeye devam etti.Kendine oturacak yeni bir yer arıyordu.Kendi peronundan fazlasıyla uzaklaşmıştı.-ki bu durumu hiç sevmemişti çünkü geri dönecek bir yol vardı önünde– Oturacak bir yer bulamamıştı.Her yerde insanlar vardı.Onun sevmediği insanlar…Aklına yazdığı dizeler geldi.

İnsanlar sevmeye pek gelmeyen yaratılışlar
Değerli olduklarını hissettiklerini an bir değişimin içine giriyorlar 
Ve farklı olma hissi onları farklı davranmaya zorluyor
Yani bir farklılık zinciri başlıyor aslında
Sevgi farklılığı doğuruyor
Farklılık gitmeleri
Gitmeler ise acıyı getiriyor kalanlara
Sonrası karanlık
Sonsuz karanlık
Aslında ben de özledim

Ben de özledim,leyla ile mecnun,ismail abi,hooop,gelecek o gemi,gelmez be abi leylam gelmez gelen acı olur ,gelen bozuk ritimli…
Sus Cevdet,sus artık.Bir şeyleri abartmaktan vazgeç.Bir şeyleri tekrarlamaktan vazgeç.Normalleşmelisin.YANLIŞ KELİME.

Sonunda istediği gibi bir yer bulmuştu.Sırt çantasının ön gözünü açtı.Kitabını çantanın içinden çıkardı.En son kaldığı sayfayı ayracının yardımıyla kolayca buldu ve okumaya başladı.Daha sayfayı bitirmemişken kitabı kapattı.Normalleşmek mi dedi içinden.Tebessüm etti.Cevdet gülmezdi.Tebessüm etmekle gülmek arasındaki farkı çok iyi bilirdi.Ben normalleşirsem eğer normal olduğunu sanan anormaller gibi mi olacağım yoksa anormal olduğu sanılan normaller gibi mi? Normal neydi ki?Kimler normaldi ? Cevdet hep bu soruların cevabını aramıştı.İnsanları iki şekilde değerlendirebilirsiniz.İlk olarak yaşadıkları çevreyle,toplumla bağımlı; ikinci olarak ise yaşadıkları çevreden bağımsız.Cevdet ilkini kesinlikle reddediyordu. Çevresiyle bağımlı olarak değerlendirilmek istemiyordu. Çünkü Cevdet sonunda kendisi dışındaki herkesi anormal olarak nitelemişti.Hatta onlara bir isim bile takmıştı iit diye sesleniyordu onlara.İİT alışverişte,karşı masamda bir iit yemek yiyor,iitlerde sinemaya geliyormuş. İitlerle ne kadar az karşılaşırsa o kadar iyiydi Cevdet için.Bu yüzden tek başına yaşıyordu.Bu yüzden dışarı çıktığında   kimsenin uğramadığı tenha yerlere gitmeyi tercih ediyordu,bu yüzden kimse otobüste yanına oturmasın diye çift kişilik bilet almıştı.O bu yüzden yalnızdı.Bu yüzden yazıyordu.Tüm suç bu karmaşayı yaratan ve düzenleyemeyendeydi.Cevdet karmaşa yaratanları da sevmezdi.Karşı tarafa doğru baktığında çaycının hala onunla oturduğu yerde durduğunu gördü.Kalktı ve o tarafa doğru yürümeye başladı.Canı çay istemiyordu.Otobüsünün geliş saatine daha 25 dakika vardı.Çaycı dayıdan kaçan Cevdet değil miydi? Neden oraya geri döndüğünü kendisi de bilmiyordu.Ancak garip adamların yaptığı garip davranışlar sorgulanmamalıydı.
-Geri geldim dayı.
Adam yüzünü Cevdet'e doğru çevirdi.

-Çay mı lazım evlat?
-Yok be dayı ne çayı.Konuşmak istemiştin ya hani konuşalım be dayı.Ne kaybederiz ki konuşursak.Ben bazen anlatmak istiyorum.Kimse dinlemiyor.Ben konuşayım sen dinle.Sonra da sen konuşursun ben dinlerim dayı. Çok sorguladım bugüne kadar.Ne yapıyorum neden yapıyorum diye?
 - Cevdet sigara paketinden bir sigara çıkardı.Sigarayı yakmadan konuşmaya devam etti. 
Bak dayı bu insanlar var ya çıkarcı,hem de köküne kadar,hayatlarını hep bir yere gelebilmek uğruna feda ediyorlar,sürekli bir koşuşturmaca içindeler. Bak atletleri ayrı tutarım bundan adamların ekmeğidir elbette koşacaklar.Ama bu insanlar bir metro kaçırsalar ölürler mi mesela? Bak bu gözler yürüyen merdivende koşan insanlar gördü.
Dayı araya girdi.Yüzünde beliren gülümsemeyle konuşmaya başladı.
- Çay içmeyeceksen bana müsaade evlat.İş güç anlarsın ya.

Cevdet adama baktı.
-Sana bir çay için 5 lira versem oturur musun yanımda?
-Olur evlat.Dolduruyorum hemen.

Termosların birinden bardağa sıcak su doldurdu.Bardağı çalkaladıktan sonra suyu yere boşalttı.Ardından diğer termostan çayı doldurdu.
-Kaç şeker evlat?
-Ee okuyor musun bu arada.

"Okuyorum" dedi Cevdet.
-Fırsatını buldukça okurum ben.Turgut okurum en çok.Şeker istemez dayı.İçmeyeceğim çayını. 



                                                                                 Küçük Adam



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder