3 Mayıs 2018 Perşembe

BENİM ÖTEKİ ÖLÜMLERİM

Neden böyle? Sebepsiz yere ya da ben öyle olsun istiyorum diye mi? Yoksa başımın etrafında dönmekte olan bu dünya için çok mu küçük kalbim benim. Neden böyle?
Üstümde bir anda gelen, bazen tortuların bir araya gelmesi gibi yıllar içinde gelişen bir hüzün var. Okuyayım desem tek satır girmiyor irislerimden içeri. Dinleyeyim desem, kim ne dese saçmalığın daniskası. Ağlamak istiyorum, herkes gibi ağlamak. İlk önce kursağımın iki dudağı birbirine yaklaşsın, yanaklarıma doğru hareket eden adını bilmediğim enerjiler hücum etsin istiyorum. Göz yaşlarım beni hep, sonu gelmekte olan bir ayini yarıda bırakan bir tarikat lideri gibi açıkta koyuyor. Ağlamak istiyorum çünkü bu, içimde bir türlü dönmeyen çarkların, sonsuz bir endişesizliğe göç etmesi olacaktır. Uzun cümleler kurmamak, sokağa çıkmamak, belki donmak istiyorum. Medusa’nın gözlerine bakan günahkarlar, belki de yaşamaya dair bütün arzularını bir uçurumdan fırlatanlardır. Yaşama karışıyor olma çabası, şimdi benim için Kaf Dağı’nın ardındaki bahçelerden, döküntüler toplamaktır. Şu an tam burada neden ağlayamadığımı muhakeme etmek ve bu satırları yazmak kendim için yapabileceğim en asil cenaze törenidir. Fakat ben bir tarafımla ağlamak, diğer tarafımla ölümün koynunda uyuyup her gece, zamana fırlamak istiyorum. Korkuyorum, bu korkunun üstüne uzandığı minderler ise ilk defa kendi koynumda filizlenen pamuklarla bezeli. İnsanın kendinden korkuyor olması pek garip şeymiş. Bu her zaman beklenen bir ölümün gelmeyeceği hissiyle kalıplaşmış gelme serüvenidir. Şimdi herkesin bağdaş kurduğu bu sofrada, ayakta kalmanın hiçbir işe yaramayacağının yorgun farkındalığını öpüyorum. Ama ölmek istemiyorum, ağlamak istiyorum. Fanusları ve barajları sırasıyla dolduracak kadar ağlamak, sonra sonsuz olmayan hayatın sonsuzluk hissi içinde aniden çıkan bir rüzgarda yerlere yığılan yapraklar gibi sonuçlu olmak istiyorum. Bunu kimseye böylesine anlatamazdım. Buraya yazıyor olmak da içimde bildiğimi görme arzumdan başka bir şey olmasa gerek. Sabah yine uyanacak, doğan güneşi kovalayacağım. Şimdi bütün uykularım garba göç eden bir Mısırlı’nın sonsuzluğa inançsızlığıdır.
Mehmet Zorlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder