3 Nisan 2018 Salı
KİRLİ DENÜZ
Evden çıkmaya hazırlanıyorum. Bu dünyanın çivisi çıktı ve ben sevdiğimin yanına gitmeliyim. Sabah Leyla işe gitmeden önce sözleştik ve ben evde Leylalı dolanıp ettim bu saatleri. Keşke sen hiç çalışmasan Leyla keşke hep bir yerlerde sırtının üstüne koysam başımı ve orada zamanı durdursak. Belirli aralıklarla çekerim başımı, korkma. Belirli aralıklarla yemek yeriz, sen sigaranı içerken ben seni seyrederim, uzaklaşmam. Ara sıra sevişiriz sonra da tekrar sırtını isterim senden. Usul usul koyarım başımı ve o an şu küçük uzayda bulunan bütün paralel evrenler sessizleşir. Neyse. Sana geliyorum. Aklıma aldığım bütün işleri biraz zamanlığına kapının kenarına süpürüyorum. Kapıcı Hamdi beni görüyor ve kızıyor. "Pisletme buraları Denüz." "Denüz değil adım" diyorum kapıcı Hamdi'ye. Ancak bu söylemden önce sessize alıyorum kendimi. Kendimi sokaklara vuruyorum. Ne zaman arasam acaba seni. "Efendim Deniz" efendi olasın Leyla. Aramış bulunuyorum bir anda. "Efendi olasın sevgilim." Sanki babamla annemi kırk sene önceki flört dönemlerinden almışlar da bu zamana koymuşlar hissini veren cümleyi duyurmuyorum tabii sana. Modum aynı. Sessizdeyim Leyla. Modu değiştir emrini verip bir şiir okuyorum. Turgut Uyar yada Orhan Veli. Kararını veremiyorum. İki şiir okuyorum sana. İki dakikalığına dinliyorsun beni telefonun ucundan. İki dakikalığına sokaktaki bütün kediler şiir seviyor. Şiir köpekleri kedilere aşık ediyor Leyla. Bir sen anlamıyorsun şiirden. Etkilenmediğini belli edercesine "Güzelmiş" diyorsun. Biliyorum saçların savruluyor aynı anda. Rüzgarın içinden geçiyor tel tel kırıkların. Kırılıyoruz Leyla. Ama korkma. Ben buradayım ve sana geliyorum. "Kadıköy rıhtım" diyoruz aynı anda telefonu kapatmadan. Ah Leyla biz seninle aynı anda yapamadıklarımızdan dem vurmaz mıyız her zaman. Nereden çıktı şimdi bu tezat? Çöp kutusunun yanından geçtiğimi fark edip bu düşünceyi yolluyorum. Uzaklardan bir üç sayılık denemesi bu Leyla. Girmiyor. Kadife bileklerim yoktur bilirsin. Hamdi abi evden beri peşimde. Arkamdan söyleniyor. "Pisletme sokakları Denüz." Arkamı dönüp Hamdi abiye hareket çekiyorum. Durağa geldiğimde akbilimi arıyorum hemen cebimde. Bulamıyorum. Bir telaş başladı şimdi Leyla. Yoksa sana giden yolların arasına mı girecek unutkanlığım? Korkma küçüğüm. Gerekirse buradan hava limanına kadar koşar, bir uçak kaçırır ve olduğun yere paraşütle atlarım. Bu kolay işlere gerek kalmıyor. Otobüs geldiğinde benimle otobüse binen genç kadına soruyorum. "Bana da akbil basabilir misiniz?" Basıyor sağ olsun. Genç kadınlar sağ olsun Leyla. Sana gecikmiyorum. Hem iki lira da tasarruf ediyorum böylece. Sana harcayabileceğim fazladan iki liram var. Genç kadın "Yol ücreti?" diyor yerine geçmeden. Devlet toplu taşımaya vergi üstüne vergi koyuyor Leyla. Halk isyanlarda, genç kadınlar iki liranın derdinde. Beş lira veriyorum hizmeti mukabilinde. Üç lira zarardayız Leyla. Ne önemi var üçün beşin ama? Sana sarılacağım anı düşünüyorum kafamı bulduğum en ücra köşesine koyup otobüsün. El ele de tutuşalım Leyla. Bir yada iki bira hayal ediyorum kahvelerden sonra. Ani bir fren yapıyor otobüs. Hamdi abi biniyor devam ediyoruz. "İçki haramdır Denüz" diyor. Ama siktir git kapıcı Hamdi. Kapının hemen yanındaki koltuğa oturup bizi izliyor. Bizi diyorum fakat kıskanma hemen Leyla. Genç kadından değil bizden bahsediyorum. Ben seninle buluşmaya bile sensiz gidemem bilirsin. Otobüs yine ani bir fren yapıyor. Bu kez inmemiz gerekiyor çünkü geldik. Top oynamaya çıkacakları için teneffüs zilini heyecanla bekleyen ortaokul,hayır hayır ilkokul,çocukları gibi bekliyorum kapının açılmasını. Kaptan bir tuşa basıyor. Kapı açılıyor. Otobüsten koşuyorum sana Leyla. Az koşuyorum. Erken yorulurum ben, sen bunu da bilirsin. Çok geçmiyor üstünden seni görüyorum. Sen fark edemedin beni çünkü sırtın bana dönük. Sırtın muhteşem Leyla. Titanik buz dağına çarpıyor o anda, gözlerim müzisyenleri arıyor. Filikalar hazırlanıyor. Sağımdaki çingeneler çingenece şarkı söylüyor. Kimse ölmüyor ama korkma. Sırtın herkesi kurtarıyor Leyla. Sırtın mucizevi. Piç Ateş görünüyor karşıdan. Sen de onu görüyorsun. O da seni görüyor. Beni kimse görmüyor Leyla. Benim kendimi göstermem lazım. Seni öpüyor. Yavşakça öpüyor seni dudaklarından. O sahibin olmak istiyor Leyla. "Öpme orospu çocuğu" diyorum. İçimden Leyla içimden söylüyorum. Kapıcı Hamdi geliyor yanıma. "Senin kızı götürüyorlar Denüz" diyor. "Denüz değil." diyorum. Seni götürüyorlar mı Leyla? Cevap ver susma. Susuyorsun. Dilsizsin ama sağır değilsin. Beni duyuyorsun Leyla. Yanınıza yürüyorum. Önce Piç Ateş görüyor beni. "Naber kanka" "Kankanı siksinler" diyorum sesimi içime kaçırtıp. "İyidir,sizden?". "İyi" diyorsun Leyla. Gözlerime bakıp başkasının elini tutuyorsun. Küçük dünyamı büyütüyorsun bir anda. Ters düz ediyorsun gökyüzünü. Bir yağmur başlatıyorsun İstanbul'un sıcağında. Bir yağmur başlatıyorsun ve saçların ıslanıyor. Yağmur damlaları kırıklarına kırıklarına yağıyor. Kırılıyoruz Leyla. "Haydi gidelim" diyorum. "Kahveyi siktir edin,Moda'da içelim."
küçük adam
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder