19 Eylül 2018 Çarşamba




benim bütün acılarım, bütün yanılsamalarım
gecenin sessizliğinde arka arkaya sıralanıyor
darmadağın oluyor bu karanlık, yalpalıyor
bu yalnız ay, bu yalnız gökyüzü
hiç doğmamış bir bebeğin ağlamalarında gizli
diler miydim ben de doğmamış olmayı?
büyümeseydim belki de
plastik topum ve boncuklu silahımla
yaşça küçüklerimin peşinden koşsaydım bir oyun sanıp, öldürme telaşıyla
bir rastlantıdan yahut kader denen alın yazısından
bu kadar keder yüklenir miydi omuzlarıma
inanın ki yanmaz canım
bu ağrılar, bu uykusuz nöbetler, bu sessiz direnişler
son çırpınışlardır
gitme dememeyi öğrenen bir kalbin
aort damarından vücuduna yayılır kirli kanlar
kan kirli, deniz kirli, kirlidir gökyüzündeki yıldızlar
bir dedem inandırır beni saflığa, bir de annem
ne yazıktır ki onlar yanımda yoklar
işte bu yüzden ölüm bu kadar yakın ruhuma
Ölüm thanatos'un kollarında, bu kadar yüce, ışıltılı bir son doğururken bana
ben uyumadan önce, bir melek gibi üryan ve allah kadar günahsız ve yalnız
şeytan, gelirse rüyalarıma
uyandırmasınlar...



          küçük adam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder