28 Mayıs 2017 Pazar
PENTİMENTO
Yavaş hareketlerle oturduğu yerden kalktı.Elleri saçlarındaydı.Bir başkası onu gördüğünde yüksek ihtimalle üzgün olduğunu düşünürdü.Ancak bu üzgün olmakla ilgili değildi.Bu, bu kadar küçümsenmemeliydi.Acı çekiyordu.İnsanların çoğu genelde mutsuz olurdu.Bir takım insanlarsa bazı zamanlar acı çekerdi.Her insanın acı çektiği;yanlışlığı henüz kanıtlanmamış ancak doğru olmayan bir önermedir.Gözleri doldu.Çevresinde bir sürü insan olduğunun farkındaydı.Dik durmalıydı.Yürümeye başladı.Şu anda çevresinde olan her şeyin önemsiz olması gerekmez miydi? Nasıl olur da hala davranışları çevresine bağımlı olarak değişim gösterirdi.Bu daha sonra üzerinde durulması gereken önemli bir konuydu.Hava sıcak sayılırdı.Üşüdüğünü fark ettiğinde bu yüzden korktu.Kesinlikle acı çekiyor olmalıydı.Dışarı çıktı.Ceketinin cebinden sigarasını çıkardı.Çakmağının olmadığını anlaması çok uzun sürmedi.Sigarasını geri paketine koydu.Metroya doğru yürüdü.Onunla birlikte yürüyen bir sürü insan vardı.Galiba onun peşinden geliyorlardı.Bazı insanlar,bazı zamanlar birilerinin peşinden giderlerdi.Durdu.Diğer insanlar da aniden durdular.Bir terslik vardı.Gerçekten onun peşinden geliyorlardı.Bazı insanlar,bazı zamanlar birilerinin peşlerinden gelmelerini istemezler.Bu gayet anlaşılır bir yalnızlık arzusudur.Bazen gayet rasyoneldir yalnız kalmak.Freud diye bir şey de yoktur.Biraz saat durmaya devam etti.Yürüseydi,kutsal yalnızlığı sıradan bir kalabalığın esiri olacaktı.Özgür bir yalnızlık,her zaman için bağımlı bir çokluktan daha makuldur.Durduğu yerde çömeldi.Onlar da çömeldiler.Yaklaşık olarak birkaç yüz kadar kişi çömelmiş,yerde oturuyordu.İçlerinden biri bugün sevdiği kadına evlenme teklifi etmişti.Çalan saatin sesiyle gözlerini açtı.Zaman kaybetmeden duşa girdi.Her zamankinin aksine saçını üç kere şampuanlamış,iki sefer liflenmişti.Parfümünü üç kez değil beş sefer sıktı.Evden çıkmadan annesinden dua istedi.Annesi onu öptü."Gelinimi yerime öp" diye de ekledi.İş çıkışı sevdiği kadını yemeğe götürdü.Lüks bir restoranda,okyanus manzaralı masalarında otururken köpek balıklarını ve timsahları izliyorlardı.Ayrıca kalamarlar ve karidesler de vardı.Sevdiği kadının gözlerinin içine baktı ve ona "Seni seviyorum.Evlen benimle." dedi.Kadın güldü.Hayır deyip gitti.İçlerinden sevdiği kadına evlenme teklif eden kalktı.Bir kaç garson kıyafetli adam da onun peşinden kalkıp onu takip etmeye başladılar.Garsonlardan birinin kafasında köpek balığı başlığı vardı.Çömelen adamla birlikte çömelen adamlardan olan ve sevdiği kadına evlenme teklif eden adam koşmaya başladı.Köpek balığı başlıklı garson ve diğer garsonlarda peşinden koştular.Kalamarlar ve karidesler...
Orhan çalan saatin sesiyle irkildi.Anneme gördüklerimi anlatabilseydim "Kıçın açıkta uyumuşsun oğlum"derdi diye geçirdi içinden.Kuş sesleri sabahın o eşsiz sessizliğini bozuyordu.Orhan kuşları da,seslerini de çok severdi.Yatağından kalktı.Dolabını açıp havlusunu aldı.Dolabının hemen sağ tarafında olan çalışma masasının üstünde duran su şişesini alıp su içti.Odadan çıkıp banyoya girdi.Orhan her sabah duş alırdı.Eski bir bankacı olan babası Orhan'a hep şöyle derdi "Bak oğlum artık biz meslektaş sayılırız.Sana iş hayatında vereceğim iki tavsiye var.İlki her zaman için güvenilir ol,haram yeme.İkincisi her sabah uyandığında duşa gir." Orhan bu tavsiyeye hep uydu.Banyo güneş almadığından ışığı yakmak zorunda kalmıştı.Havluyu askılığa astıktan sonra askılığın hemen sağ tarafında bulunan aynanın önüne geçti.Başını hafifçe sağa götürüp biraz gülümsedi.-Daha önceki yazılarda da yazdığım hiçbir kahramanın gülmeyi beceremediğini,gülmek ile gülümsemek arasında çok büyük bir fark olduğunu ve hepsinin bunu çok iyi bildiklerini defalarca söyledim.-Elini öne doğru bir insanla selamlaşma isteğiyle uzattı;"Merhaba Zeynep hanım,günaydın."Daha sonra bunu birkaç farklı şekilde daha denedi.Ardından da duşa girdi.Orhan duştan çıktıktan sonra üstünü giyinmek için odasına döndü.Yatağının hemen yanında bulunan şifonyerinin alt çekmesini açıp bir külotla atlet alıp giydi.Bugün günlerden salıydı.Dolabını açtı ve her salı giydiği takım elbisesini çıkardı.Orhanın 6 tane takım elbisesi vardı.Düzenli olmak başarıya giden yolda en önemli katalizördür.Bunu üniversitedeki en sevdiği hocası olan Turgut BAŞEĞMEZ söylerdi.Ayrıca bu şekilde her gün ne giyeceğim diye düşünmüyor ve zamandan da kazanıyordu.Yapması gereken bir sürü şey vardı.Üstünü giyindikten sonra odasından çıktı ve mutfağa gitti.Her zamanki gibi ilk önce çay suyunu koydu.Ardından dolaptan kahvaltılıkları çıkarıp masaya dizdi.Buzdolabının sol çaprazında bulunan dolaptan cezveyi alıp içine su koydu.Ardından iki tane yumurtayı alıp ocağın üstüne bıraktığı cezvenin içine attı.Daha sonra da ocağın altını yaktı.Mutfaktan çıkıp hızlı hareketlerle ayakkabısını giydi.Portmantonun üstünde bulunan kaseden anahtarını alıp dışarı çıktı.Kapıyı yavaş kapatmaya özen göstermişti.Apartmandan çıktıktan sonra hızlı adımlarla markete doğru yürüdü.Kamil amca çoğu sabah olduğu gibi marketin kapısının önüne koyduğu taburede oturuyordu.
-Günaydın Kamil amca
-Günaydın Orhan.Başka bir şey lazım mı?Hazır senin gazeteler.
-Yok Kamil amca sağ ol.Bugünlük başka bir şeye ihtiyaç yok.
Orhan iki gazeteyi alıp çıktı.Para vermemişti.Her ay toplu olarak Kamil amcaya gazetelerin parasını verirdi.Yeni Şafak gazetesinin içinden bulmaca ekini çıkartıp,gazeteyi çöpe attı.Elinde Sözcü gazetesi ve bulmaca eki kalmıştı.Evin karşısında bulunan fırından sıcak ekmek aldı.Apartman girişinde kapıyı anahtarla açıp yukarı çıktı.Eve girerken de yine ses yapmamaya özen gösterdi.Saatine baktığında yumurtaları koyduğundan beri dört dakika geçtiğini fark etti.Ocağın altını kapatıp yumurtaları soğuması için soğuk suyun altında tuttu.Aldığı ekmeği doğrayıp Sözcü gazetesiyle bulmaca ekini de masanın yanına bıraktı.Eksik yok gibiydi.İlaçlar dedi içinden Orhan.Bulaşık makinesinin yanındaki çekmecelerden alttan ikinci olanını açtı.İlaç poşetinden sabah ve öğlen alınması gereken ilaçları çıkardı.Sabah,kahvaltıdan sonra alınacak ilaçları da masanın üstüne bıraktı.Öğlen alınacak ilaçları başka bir poşete koyup salondaki yemek masasının üstüne bıraktı.Artık babasını uyandırabilirdi.Sessiz bir şekilde babasının odasına gitti ve onu öptü.Yaşlı adam uyanma konusunda biraz dirense de sonunda gözlerini açtı.
-Günaydın babacım
-Günaydın Orhanım
-Babam ben çıkıyorum.Kahvaltın hazır.Gazeteler de masada.Var mı akşama istediğin bir şey benden?
-O gazete bozuntusu çöpte de mi orhanım?
-Elbette babacım.Her zamanki gibi.
-Aslan oğlum benim.Hayırlı işler.
-Sağ ol canım babam.
Yaşlı adam doğruldu.Karşısında duran tabloya baktı."Sana da günaydın Cemile hanım.Görüyorsun değil mi yetiştirdiğin evladı.Bir gün olsun hissettirmiyor bana eksikliğini.Ama Cemile hanım özlüyorum biliyor musun?Çok koyuyor yalnız uyanmak."
Küçük Adam
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder